29 Eylül 2016 Perşembe

ŞEMPANZEMİYİZ BİZ?

Merhabalar;
 Öncelikle bu yazıyı, yazıp yazmama konusunda çok düşündüm ve yazmaya karar verdim.Katılır veya katılmazsınız bunlar benim düşüncelerim.Bu şekilde düşünmem yaşadıklarım ve gördüklerim
den dolayıdır.Bir dergide okuduğum şempanze yazısıyla başlamak istiyorum.
Roman adında bir şempanze,kırk sekiz yaşında kalp hastalığı sebebiyle ötenazi yapılarak öldürülmüş.Eğer bir şempanzeysen ötenazi yaparken bile sormuyorlar sana.Zaten hikayesi çok kötü.Büyük ihtimalle doğada kendi ortamında doğmuş,daha sonra insanın eline geçmiş ve tam yirmi yedi sene boyunca biyomedical deneylerde denek olarak kullanılmış.Yüzlerce kez anesteziye,defalarca da ciğer biyopsisine maruz bırakılmış.İNSAN İŞTE.Daha sonra kurtarılmış ama bir yerden sonra da kurtarsan neye yarar.Deneyler yüzünden kalp hastası olmuş hayvan.Düşünsenize
daldan dala atlayarak özgür bir yaşamda sürebilirdi.Yada iyi insanlarla birlikte  kafasını mutlu bir şekilde kaşıtabilirdi. Talihsizlik bu ya kötü insanlar çıktı karşısına.....(Maymunlar cehennemi adlı film)
       Gerçekten de böyle değilmi? Ülkelerde ve bu ülkede de dönen bir çok dolap yok mu?   En çok da SAĞLIK SEKTÖRÜNDE.İnşaattan tutunda her şeye.....RANTÇILAR.......
İnsan eti bu kadar ucuz mu yaaaaa.Doğum bu kadar kolay mı? Bir canlı dünyaya çok mu kolay geliyor?
Hayvanların doğum belgesellerini izleyin;hayvanken bile insandan daha merhametli.

Dönen rantlara gelirsem örneğin;
Her sene kışa girerken birden etrafa mikroplar yayılır,insanlara sorduğunda klasik yaaa işte havalar serinledi de grip olduk miş mış miş.....
Ve bu durum en çok okullarda başlar.Ondan sonrada haydi eczanelere,hastanelere.....
Ben bu konuda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum sadece birileri bu rantlara dahil.
Anne-Babalar ne yapsın ki?
Alışveriş yaptığınız yerler dahi önemli.Aldığınız ürünlere dikkat edin.Ben bu konuda birçok olumsuzluklar yaşadım, yaşıyorum. ONDAN SONRA DA MIŞ,MİŞ, MIŞ.......

SONUÇ OLARAK;Senelerce önce bir komşumuz şöyle bir hikaye anlatıp bizde o hikayenin bir parçası olmuştuk.
Annesi, Babası meslek dolayısıyla şehir şehir hep dolaşmışlar.Anlatan kişide küçüklüğünden beri.
O yüzden belli bir yerde kalıp büyüyememiş.Dertleniyordu.Bir yere yerleşmek içinde kendisini bir yerlere ait hissetmediğini söylemişti.Bu söz üzerine düşündüm ve bence;
BİR YERLERE,BİR YERDE, kendini ait hissedebilmek için o yerde doğmak gerekmediği.Önemli olan YAŞADIĞIN YERDE GÜVENLİ OLMAK VE GÜVENEBİLMEK........

(BÜYÜK İŞLE UĞRAŞANLARIN;HESABI DA BÜYÜKTÜR)

27 Eylül 2016 Salı

NEZAKET CİLASININ ALTINDAKİ HOŞNUTSUZLUKLAR


MERHABA ARKADAŞLAR;
Korkmayın ha! burada nezaket dersi falan anlatmayacağım. Elif Şafak'ın kitabı ''HAVVA'NIN ÜÇ KIZI''  bu kitapta geçen cümle.Okudunuz mu?
 Ben bu kitabı okurken,( başlığıma koyduğum cümle )kitapta dikkatimi çekti ve hemen aklıma BOLEYN KIZI adlı film aklıma geldi.Filmi izleyenler bilirler, tarihin yanısıra NEZAKETİ DE işlemiş o dönemde.Ve bu başlığın filmle ne kadar uyuştuğunu,  bu konuyu ne kadar güzel işlediğini farkettim düşününce. Her zamanki gibi günümüzde de düşündüm tabiiki... (Kişiden kişiye göre değişir,kimse üstüne alınmasın....)
 NEZAKET CİLASININ ALTINDAKİ YOĞUN HOŞNUTSUZLUKLAR NERELERDE GEÇERLİ?
*Öncelikle karı -koca ilişkilerinde ;
Alışverişlerde koca sesini çıkarmaz ama içten içe parası gittiği için kızar.
Unutulan özel günlerde alınmayan hediyeler üzerine kurulan süslü cümleler
*Düğünler
her iki taraf için beklentilerdeki düşüklük. Altın, para,pırlanta vb.
*Siyasette
Bıyık altı gülümsemeleri çok görürüz.
* İkili ilişkilerde;
  Geyik muhabbeti gibi boş laflar....
*Sığlıklar
*Akıl, zeka birikim
*Tarz uyuşmazlıkları
*Sosyal toplum uyuşmazlıkları
Herşeyden yakınırken,hiçbirşey yokmuş gibi kıkırdaşmak....
*Bayağı espiriler
*Rekabetin,ticaretin paranın döndüğü her yerde....
*Karizmanın yerle bir olduğu durumlar
Hiç bozuntuya vermeme durumu.
DAHA BİRÇOK ÖRNEKLER VERİLEBİLİR.SİZ NELER YAZARDINIZ?


26 Eylül 2016 Pazartesi

HERKESİN DİLİNDEKİ EMPATİ

"SİZİN HİÇ MAVİNİZ VAR MI? (Özge Uzun'un kitabı)

Okudunuz mu bilmiyorum arkadaşlar.Ben kitapta geçen şu cümleye takıldım.''Herkesin dilindeki EMPATİ'' ne güzel cümle....Ben hemen düşünmeye başladım. Bu  konuyla alakalı olarak kendi görüşümü paylaşmak isterim.

Paylaşmadan önce bu kitaba benzer ''Grinin elli tonu'' diye bir film var izlediniz mi? (Hayata dair)
Yine Demet Akbağın oynadığı'' Nadide Hayat'' filmi.

Empatiyi, sadece bedenen değil dil ile de empati kurabilmek çok büyük beceri.Bazen hayatımızdaki olumsuzluklar bize istemediğimiz cümleler kurmamıza veya istemediğimiz şekilde davranışlar sergilememize yol açabilir.Kendini bilen için sorun yok.Empatiye dair; Toplum olarak eksik olduğumuzu düşünüyorum.Hemen yorum yapmayı,birşeylere isim takmayı,yakıştırmayı düşünmeden konuşmayı toplum olarak çok seviyoruz.
Örneğin; Benim yaşadığım çevrede kadının bir tanesinin kocası ölmüş.Kadın akrabalarıyla birlikte yaşadığı yerde bir hafta sonra pazara çıkmış. Vay efendim kocası yeni ölmüş müş de pazarda gezilirmiymiş...Ahali konuşuyor.Ya size ne kardeşim.....
Kadın kendini eve kapatsın da depresyona mı girsin? Onumu istiyorsunuz?
 Görüyorsunuz değil mi bunun tam tersi olsa o kadından iyisi olmayacak....
MAALESEF böyle bir toplumda yaşıyoruz.İsteyen istediği gibi düşünmeden konuşuyor. Bir de öyle haddimizi aşıyoruz ki belli bir zamandan sonra ahali senin adına karar vermeye bile kalkıyor utanmadan....
 Televizyonda yabancı ülkenin bir programını izledim.Belediye otobüsünde bütün yolcular seyahat ederlerken birden yolculardan bir tanesi kahkahalarla otobüsün içinde gülmeye başladı.Ve yolcuların tepkisi;  hepsi birlikte kahkahalarla gülmeye başladılar....
Bizim ülkemizde ki durum ne hiç düşündünüz mü?

   Bence, herkes dilindeki empatiyi düşünsün derim.Bu arada ben insanın KONUŞURKEN ağzından çıkan cümlelerin o kişinin kalbinin içindekilerinin yansıması olarak da görürüm.Deriz ya, herhangi güzel bir şey söylendiğinde o senin KALBİNİN GÜZELLİĞİ.......

20 Eylül 2016 Salı

PENCERELERDEKİ TABLO ( SANATSAL BAKIŞ)







THE STORY OF MY LİFE (One direction grubunun güzel şarkılarından bir tanesi.Benim yaşamımdaki hikayem.Neden böyle başladım? 1.resime yönelik yazacağımda ondan.Bu fotoğraflar DOĞTAŞ mobilyanın kataloğundaki fotoğraf çekimleri.Kataloğu inceledikten sonra benim gözümden düşüncelerimi paylaşmak istedim.
EVİNİZ NE KADAR SANATSAL?
Örneğin; PENCERELER
Pencereler evimizin tablosu aslında.Nasıl mı?
Resim tekniğinden yola çıkarak;Bir tablo yapacağımız vakit özellikle de beğendiğimiz herhangi bir şeyi yansıtmak istiyorsak önce resmi karelere böler, çizerek, boyayarak istediğimiz tabloyu ortaya yansıtırız.Yine sevdiğimiz kişilerin fotoğraflarını çerçeveli resimliklere koymuyormuyuz? 1.resim
(STORY MY LİFE)
Pencerelere bakalım.Resim tekniğinden yola çıkarak senin dışarıda gördüğün, pencerenin sınırları çerçevesindeki herşey senin tablon.Yani dışarıdaki manzarayı kareliyoruz.2. 3.4.Resimler.
Haydi pencerelerinize bir daha bakın;ve tablonuzu görün.(Dışarıdaki manzara ve aldığınız alan)
Perspektife gelecek olursak;
5.RESİM
Pencerelerdeki kareleme ve evinize koyduğunuz perdelerde perspektif olayını ortaya çıkarıyor.
Bu pencerelerle ilgili diğer bir bakış açısı;
 Böyle pencerelere sahip olmak istemezdim.Dışarıya demir parmaklıkların arasından bakıyormuşum gibi. Bana hapishaneyi,hapishaneleri çağrıştırıyor.
Diğer resimler gördüğünüz üzere objelerle ilgili.
 Ben yine sanatsal açıdan yazacak olursam;
Şekillerden yola çıkarak birçok hissi yakalayabilirsiniz.Yukarıdaki objelerde siz ne yakaladınız? Bana
gökdelenleri çağrıştırdı.(Eviniz sizi yansıtıyor mu?)
Örnekler çoğaltılabilir.EVİMİZİN duvarlarına yaptırdığımız duvar dekorasyonlarındada geçerli. Tercihler tabiiki.İsterseniz tablonuza bir daha bakın....
 Son olarak ; VERRY,VERRY HAPPY.....

19 Eylül 2016 Pazartesi

TANGO

               
Ne güzeldir TANGO...
Ben aşkın, zarafetle buluşması diyorum.İsmi bile güçlü değil mi?Hiç kendi tangonuzu  düşündünüz mü veya bu pencereden baktınız mı?
       Sırayla harflerinden yola çıkarak bence;
T:Mutlu olduğumuz anlardır;sevinçten kollarımızı açar,mutluluktan tango yaparız...

A:Bazen sağanak şeklinde yağan yağmur,bazen şiddetli esen rüzgar,bazen dere,bazen de hızlı akan bir nehir.Tıpkı hayatın akışı gibi.Hayatın tangosu.

N:Renk cümbüşüdür.Siyahlar bizi bulduğunda tango da küser.


G:Bütündür,güçtür,özgürlüktür,güvendir kısacası müzikteki doğru  notadır...

O:OLEY,OLEY, OLEY
   
     HAYATTAKİ ŞANSTIR TANGO.........

14 Eylül 2016 Çarşamba

DOES İT SHOCK YOU SEE? PAZARLAMA TEKNİKLERİ


 
                                   PAZARLAMA TEKNİKLERİ
Annemle bir sohbetimiz esnasında konuyla alakalı olarak konuşuyorduk ki; birden ne kadar çok biz insanların her daim pazarlamanın içerisinde olduğumuzu düşündüm, neden yazmıyorum ki dedim kendi kendime.Çünkü farkındalık. Birilerimiz farkında iken; birilerimiz değil.
       Çeşit çeşittir pazarlama teknikleri.Kimilerinin iş gereği hayatının içerisindedir pazarlama.
Kimilerine de iletişim araçları televizyon vb. bilinçaltı yöntemiyle bir takım şeyler bizlere verilir.İyi
olduğu sürece sorun yok.
   Örneğin;
Bir alışverişe gittiğinizde etrafınızın birden kalabalıklaştığını ve sizin seçtiğiniz ürüne birden ilgi artarsa durup düşünün?Birçok sebebi olabilir diyenlerde olabilir ama gözlemlerseniz anlarsınız.Hele birde iyi oyuncu değillerse.Burada anında beyine giden dalga eyvah! ya benim seçtiğimi alırlarsa? ya da satılır mı acaba?
Bilinçaltına işlenen bu.Birden strese girersiniz.AAA  bu arada artı parantez herkes için geçerli değil bu yöntemler. Bir çok yerlerde bu tarz şeyler oluyor.
     Televizyon izlerken de böyle.Birçok pazarlama teknikleri görebilirsiniz.Tıpkı oyuncak matruşka bebekler gibi. MATRUŞKAMIYIZ?
Örnekler çok tabii ki...
Karınca duasını bilirsiniz.Bilmeyenler için Hayır ve Bereket duasıdır.Birçok yerlerde asılıdır.Hayırlı müşteri, hayırlı bol rızıklar için.
  Bazı yerlerde de elinde tespihle dua yapıp dolaşan kişileri görüyorsun.Marketin içinde tekbir şeklinde tespih çekiyor.
SİZ OLSANIZ NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?

DOES IT SHOCK YOU SEE?
 
                 SHOCK, SHOCK, SHOCK.........

                                   

5 Eylül 2016 Pazartesi

BİG EYES (BÜYÜK GÖZLER)



BİG EYES (Büyük Gözler)
Hafta sonu bu filmi izledim. İzlemeyenler için izlemelerini öneririm.Çizdiğim resimlerde filme ait.Naçizane eskiz olarak kabul edin.Film hakkında yorum yapmayacağım.Çünkü kişiden kişiye göre değişir görüşler.Tıpkı zevkler ve renkler gibi. Sanata dair söylemek istediğim;
   Kalbi güzel olan insanların güzellikleri görebildiğini ve güzel yeteneklere sahip olduğunu düşünüyorum.Tıpkı güzel bir tabiatın göle yansıması gibi.Yine bir sözden yola çıkarak;
    GÖZLERİNLE Mİ SEVERSİN,KALBİNLE Mİ ?
Bu sorunun cevabı sizde varsa her ikisine de sahipsiniz.
           

                                               I'am prisoner of innaccessible beauty
                                               Embarrased the whole word


                                 (ERİŞİLMEZ GÜZELLİĞİNİN TUTSAĞINIYIM
                                 (BÜTÜN DÜNYA MAHÇUP)
e

SiteEkle.Com.Tr